İlk defa American Waterslager Society (AWS) Amerikan Waterslager Birliğinin Newsletter aralıklı çıkan gazetesinde yayınlanmıştır.
Amerikan Singers Kulübünün aralıklı çıkan gazetesinden (newlatter) müsaade alınarak yemden yayınlanmıştır.
Kuşlar en fazla ışığa duyarlı hayvanlar arasında yer almaktadırlar. Işığın miktarı (lumens)ışık ölçü birimi ve kalitesi (wavelenght) dalga boyu kadar ışığın etrafa
İlk defa American Waterslager Society (AWS) Amerikan Waterslager Birliğinin Newsletter aralıklı çıkan gazetesinde yayınlanmıştır.
Amerikan Singers Kulübünün aralıklı çıkan gazetesinden (newlatter) müsaade alınarak yemden yayınlanmıştır.
Kuşlar en fazla ışığa duyarlı hayvanlar arasında yer almaktadırlar. Işığın miktarı (lumens)ışık ölçü birimi ve kalitesi (wavelenght) dalga boyu kadar ışığın etrafa yayılmasındaki günlük uzunluğu süresi, kuşların yetiştirilmesinde, şarkı söyler gibi ötmelerinde, tüy dökmelerinde çok büyük tesirleri olan faktörlerdir. Amerikan Singer Kulübüweb page (web sayfasında) (http://www.upatsix.com/ asc/articles.htm) kuşun bulunduğu odadaki ışığın nasıl olması konusunda üç mükemmel makale buradan aranarak bulunabilir. Bu aşağıdaki makalenin maksadı American Waterslager (AWS) Amerikan Waterslager Showlarında bir aydınlatma protokolünün gerektiğini ortaya koymak ve bir AWS show aydınlatma protokolünün Avrupa Işık Yönetme uygulamalarındaki kurallara benzer şekilde uyarlanacak şekilde değiştirilmeleri için bazı tavsiyede bulunmaktır.
Kuşların show’ları sırasında, Waterslagers91erin maruz kalacağı ışık adedi, miktarı ve ışık devrelerinin süreleri çok tartışmalı konu olarak yıllardır gündemde bulunmaktadır, öte yandan, daha aşırıya kaçan bir kesimse tıpkı Avrupa da uygulandığına benzer şekilde "show"'a katılacak kuşların mümkünse show'a kadar olan sürede tamamıyla karanlığa yakın bir ortamda tutularak girmeden önce en az (30 dakika /gün) süreli tam ışığa maruz bırakılmalarım savunmakta olup, bunlara "Dark Adapted School" Karanlığa Alıştırılma Okulu mensupları denmekte ve bunlar yukarıdaki sisteme inanmaktadırlar.
Diğer yandan, diğer ışığa alıştırılma okulu olarak adı geçen aşırıya kaçan grup ise kuşların hatta eğitim sırasında da en az miktarda gün içinde yem yemek ve hareket etmek için ışığa ihtiyaçları olduğunu ve bununla yetinmeden şarkı söylemeleri içinde ayrıca iki veya üç zaman dilimi içinde artırılan miktarlarda ışığa ihtiyaçları olduğuna inanmaktadırlar. Diğer hobi sahipleri, biz bunlara Uyuşmacılar diye adlandırabileceğimiz bir kesim ise her iki aşırı grupların ortasında bir yerde yer almaktadırlar.
Hobi sahiplerinin çoğu, show'un yer aldığı odanın makul bir seviyede karanlık tutulursa şarkının ortalama miktarı da az olursa her şey tamam, iyidir, diye düşünmektedirler. Ben aşağıdaki paragrafta bu yeni incelemenin ortaya konacağına inanıyorum.
Bu makalenin maksadı kuşu şarkı söylemeye teşvik eden ışığın biyolojisini açığa çıkarıp ve bunun bir AWS Show Aydınlatma Standardına uydurulması için tartışmayı gündeme getirmektir. Baştan söylemeliyim ki, bu bir hobicinin makalesidir. Benim bu konuyu bir bilim adamı olarak araştırma yapmaya zamanım olmadı. Bu makalede ileri sürülen fikirler kuşlara ait seslerin biyolojisine dayalı olan faraziyeler ve spekülasyonlardan ibarettir. Burada tartışması sürüp giden tartışmaların seviyesini bununla ilgili sorunları açıp, tartışmayı onlara odaklamak suretiyle yükseltmek niyetindeyiz. Buradaki tartışmada niyetimiz bilime dayalı her türlü aykırı fikirleri kışkırtmakla doğruyu bulmaktır veya bu konudaki tecrübelerin anlatılması da çok takdirle karşılanacaktır.
Genel olarak bilinir ki kuşların çok azı karanlıkta öterler, ancak çoğunluğu ise karanlıktan sonra ışığın ilk açıldığında ışığı görünce çok istekle, gayretle öterler. Neden acaba ? Karanlıkta sessizlik açıkça ilk sebeptir. Kuşlar karanlıkta iyi görüp iyi de uçamadıkları için, karanlıkta iken (bir gürültü çıkarmak) ötmek hele vahşi ormanlıkta bir yırtıcı hayvan akşam ziyafeti çekmeyi davet etmek demek olduğundan karanlıkta genel olarak sessiz kalırlar.
"Karanlıkta iken sessiz kalmak" ötmemek soydan kalıtımsal olarak edinilen bir çekingenlik olarak yasaklanan bir harekettir. Normal bir davranış olup, yuva yapmak adeti gibi kuşlarda yerleşiktir. Karanlığın onları sessizliğe iten tesiri binlerce yıllardan beri iyice bilinmektedir. Bu esas kaide bilindiğinden vahşi kuşlar tüneklerinden kolayca alınabilmektedir, doğanlar ve şahinler asırlardır kullanılırken gözlerine göz bağı geçirilmektedirler. Kuşlar karanlıkta çok uysal olurlar ve onları karanlıkta kullanmak ve onu bir yere sevketmek daha kolay olur. Işık ise kuşları yüksek seviyede aktiviteye teşvik eder, bu aktivitelerden biri ötmektir, karanlık ise onları yatıştırır ve boyunduruk altına girmelerine sebep olur.
Güneş doğar, tanyeri ağarırken kuşlar ötmeye başlarlar; sanki kuşlarda bütün gece boyunca melodiler dizilerek gün ışığıyla dışarıya boşaltılır gibidir. Kuşların ötüş melodileri bütün gün boyunca arasıra birçok çeşit ve tarzda turlarda olarak aksama kadar devam eder ekseriya da bir gece melodisi ile güneşin batması ile birlikte sona erer. Eğer öten bir kuşu karanlık bir yere koyarsınız (kuş kafesinin bulunduğu yerin ışığım söndürün) aniden kuşun ötüşü kesilir.
İşte bu ışığa bağımlı olarak ötme eğilimi ve doğuştan öğretilmiş ötme ihtiyacı kuşların şarkı öğrenimi için alacağı etimin temel unsurlarıdır. Eğitim devirli olarak ötmeyi önce (şarkı söylemeyi) karanlıkta yasaklamak daha sonra ışıkla teşvik ederek tekrar öttürmek üzerine kuruludur. Bu zincirleme hareketin günlük tekrar edilmesi neticesinde kuşlar uzun bir süre karanlıkta bırakıldıktan sonra ışıklı bir yere konulduğunda güvenli bir şekilde ölmektedirler.
Buna ilaveten, AWS örgütü ayrıca kısa süreler de kuşlara ışık verilerek arasıra ötmesini adet haline getirtmiştir. Kuşlar ondan sonra mevcut repertuarlarım ışığı görünce yoruluncaya öterek sunarlar, iyi eğitim almış AWS kuşu kuvvetli olarak gücünü hiç kaybetmeden bir saat kadar ötebilirler. Işıkta bırakılan "ötmesin! tamamlamış" olan kuş ileri geri hareket etmeye başlayarak ve yemini yiyerek kamım da doyuracaktır. Ondan sonra kısa bir moladan sonra tekrar tekrar repertuarlarım tekrar ederler. Bununla beraber, bu repertuarlarının uzunluğu, karışıklığı ve şarkılarındaki görülen enerji her tekrardan sonra daha da azalacak, her şarkının devresinde daha azalacak enerji ile şarkılarının daha küçük parçalarım söylemeye başlayacaklardır. Şarkı söylemek, ölmekten tekrar uzuncu bir süre karanlık bir yere konulduktan istirahat ettikten sonra tekrar ışığa kavuşan kuşlar tekrar ful enerji ile ve şarkılarının kompleksitilerini de kullanarak ötmeye tekrar devam edeceklerdir.
Bu alanda bizim dikkate aldığımız karışıklık iki meseleden kaynaklanmaktadır. Birincisi şarkı söylemeyi yasaklamak için ne kadar müddet karanlığa ihtiyaç vardır, ikincisi ile bu uzun karanlık esnasında kuşlar yem yemek ve su içmek için ne kadar ışığa ihtiyaç duyarlar.
Bazı tecrübeler edindikten sonar yeni iklime alıştırılmak şeklinde AWS kuşlarının yemlerini tam karanlıkta yedirilmeleri alışkanlığı usulü çıkarıldı.
Benim kuşları beslediğim kuşluk odası mahzenimdeki yer seviyesi altında olan bir yerde bulunmaktadır. Burada ışık ayarı saate göre yapılmıştır. Benim erkek kuşlarım hakikaten ışığa kapalı kabinlerinde bu odada eğitim alırlar. Yaptığım denemelerde, sekiz eğitimli, öten erkek kuşları temiz bir show kafesinde tuttum. Her gün muntazaman kafesleri temizlenirken taze yemleri ve suları tamamlandı, îki hafta süre, bu kuşları ışığa kapalı kabinlerde tuttuktan başka odanın ışığım kapattım. Yirmiüç saatin sonunda ışıkları açıp kabinleri de otomatik olarak açılarak kuşlar serbest bırakılıyordu. Bu deneme, ışığa kapalı kabinler ve kapalı bırakılan kuşların bu konabilecekleri bir yeri olan siyah küçük bölmelerinde, oldukça fazla miktarda yem yeyip, su içtiklerim gösterdi ve bu esası da tesis etti. Yirmiüçüncü saatin sonunda, kafesler temizlenir, su ve yemleri tazelenirken kalan bu bir saat içinde kuşların maruz bırakıldıkları ışıkla karşılaşarak bol bol ötmeleri ve şarkı söylemelerine olanak verildi. Bu anlatılan şartlar altında kuşlar iki hafta tutulduğunda kendilerine tahsis edilen sürede ötmeye devam ettiler ve hiçbir kilo kaybına da uğramadılar. Bu sebepten, AWS örgülünün sistemine göre kuşlar karanlığa alıştırılmışlar aynı zamanda karanlıkta da beslenecekleri esası ortaya çıkmış oluyordu. Bu deneme tekrarı çok kolay olan bir deneme usulüdür. Sizde deneyebilirsiniz, yalnızca kuşlarınızın bir hafta kadar eğitimin yapılacağı kafese alışmasından emin olmalısınız; daha sonra onları dört veya beş günlük programlayacağınız bir programa uygun olarak ışıkta mahrum etmeye alıştırmalısınız. Bu programdan sonra, iyice temizlediğimiz kafeslerine ve ayarladığınız kabinlerine karanlıkta kalacak şekilde koyunuz ve zaman dolup açtığınızda kafesteki yem ve suların durumuna ve ötmelerinin durumuna bakıp, kontrol ediniz. Eğitilmiş kuşların ışıkların açılması safhasında nasıl az yediklerine ve yinede normal miktarda dışkı dışkıladıklarına ve sağlıklı kaldıklarına dikkat edin.
İkinci Soru, ne kadar kuşların karanlıkta kalmalıdırlar ki, ışık açılınca, ışık onları daha çok teşvik ederek çok şakısınlar, bu somya cevap vermek çok zordur, çünkü burada alışma ve alıştırma onların bu davranışları çok büyük çapta etki etmektedir ve bu gözlenmiştir. "Karanlığa Alıştırılmış" ve bütün gün boyunca karanlıkta bırakılmış kuşlar her loş ışık verildiğinde, karşılaştığında ışığın tahriki ile öterlerken öte yandan "Işığa Alıştırılmış" kuşlar (gün süresince loş ışık içeren odada) alıştırılmışlar, iyi ötmek için daha parlak olan bir ışıkla ötmeye başlayacaklardır. Bu konuda, şiddeti artırılan ışıkta kuşların ötme reaksiyonun bir alışkanlığa bağlı olarak geliştiği konusunda bildiğime göre bugüne kadar kontrollü bir deneme yapılmamıştır. Bununla beraber, bu konuda benim kuşların ışığın yoğunluğuna karşı ötme reaksiyonun çeşitliliğinin alışkanlığa bağlı olduğuna ait iki denemem, tecrübem bulunmaktadır.
Bu yıl AWS örgütünün sekreteri olarak, benim görevlerimden biri de, değerlendirmeleri yapılacak kuşların bulunacağı tutma (bekleme) odası ile yarışma (değerlendirme) odalarının düzenlenmesinin yapılmasıydı. Memnuniyetle, bu iş için gerekli yardımda bulundum. Kuşların bekleme odasının tanzimi ve tertibi işi ile uğraşırken burada ilk defa "ışık uyuşmazlığı" konusunun ne kadar çetrefilli olduğunu gördüm. AWS'nin deneyimli ve bilgili üyelerinden bir çoğu çok şiddetle kuşların bekleme odasında yarı karanlıkta bırakılmasına karşı çıktılar. Bu konuda hoş ve eğlenceli tartışmalar sonucunda, ben, bekleme odasının ışık tertibatının Işığa Alıştırılmış, Işık donanımlı olmasını, bu durumda bu odadaki ışık durumunun bir insanın bu odada güvenli bir şekilde yürümesini kolayca yapabileceği asgari aydınlıkta tutulmasını ve günde iki kez otuz dakikada odanın tam olarak aydınlatılması ve buna ek olarak kafeslerin temizlenip, yiyecek ve suların tazelenmesi için ayrı bir gerekli zamanda odanın aydınlatılması uygulamasını kabul ettim. Bu yıl, örgütümüz tesislerinde çok mükemmel olanaklı tesislere sahip olduk; bunların içinde kuşların yarışmadan önce tutulduğu bekleme odalarım tanzim edip, ışık tertibatım ayarladık, bu aydınlatma düğmelerinde, ışığı azaltma düğmesi de bulunmakta idi, istediğiniz anda düğmeyi çevirerek ışığı azaltıp, çoğaltmanız mümkün oluyordu. Bu düzeni sağlayıp ta, loş ışıkla donatılan bekleme odasında kuşları tutunca, onların bu odada çok yüksek tonda sesle ötmeye başladığım görünce kafeslerin etrafım levhalarla kapattık. Ben, örgütün Show sekreteri olarak, iki günlük show süresince bu odada saatlerce kaldım. Bu sürede kuşların bu defa daha alçak tonda öttüklerini izledim. Burada kalma süresi uzadıkça, tecrit levhaları ile ışıkdan tecrit edilen kuşların diğerlerinden daha fazla öttüklerini izlemeye başladık. Bu gözlemim "karanlığa alıştırılmış", kuş timim Cuma günü en son olarak showa çıkarıldığı zaman benim şahsi ilgimi çekti ve önem vermem gerektiğim vurguladı. Heyecan ve şaşkınlığım o kadar büyük oldu ki çünkü, benim kuşlarım çok zorlukla ötüyorlardı ve söyledikleri melodi de çok berbattı.
Ertesi sabah saat 6'da bu durumu görerek, Timi siyah bir kumaş parçası ile ve bu işi ışıkları yakıp diğer kuşları yemleyip, sulamadan biraz evvel tamamladım. Bu tim diğer kuşlar Show’a cumartesi günü çıkarken bu karanlık içindeki yerlerinde kaldılar. Bu üstleri örtülü kuşlar, tamamıyla sabaha kadar öteki kuşlardan daha da bir karanlık ortamda kaldılar. Değerlendirme hakem tarafından yapılıp ve show tamamen bitince Tom Trusjillo (Hakem) gayri resmi olarak bu karanlıktaki timi değerlendirmeyi kabul etti, bu böylece bir öğretim gösterişi olacaktı. Tim’de kuşlardan biri rengindeki bozukluk yüzünden diskalifiye oldu. Kalan geriye üç kuş aşağıdaki derecelerden derecelendirilmiş dereceleri kazandılar. Bunlar 126, 127 ve 93 ve kombine dereceleri ise 76 puan olarak belirlendi, bu dereceleri bir gün evvelki kötü derecelerinden daha iyi idi, en iyi kuş derecesi ise 39 olarak bir gün evvelkinden çok yüksek idi. Bu deneyi, evimde birkaç kez, benim "karanlığa alıştırılmış" kuşlarımı loş ışık şartlarında tutarak yaptım. Bu deneylerimde, kuşların çok alçak (loş) ışıkta devamlı öttükleri ve ışığın şiddeti arttırıldıkça onlarında ötmelerinin volümünün arttığım gördüm.
Waterslager kuşları değerlendirmede ben bir uzman olmadığımdan örtülü olarak karanlık dönemde kalan kuşların uzun süre ötmeleri nedeniyle değerlendirme derecelerinin bozulacağı için hiçbir şey söyleyemem. Muhtemelen, bu konuda kalitesi yüksek değerlendirici hakemler bu konuyu değerlendirebilecektir. Yapılan denemeler çok açık olarak ortadır; tekrar tekrar aynı "karanlığa alıştırılmış" kuşları "ışığa alıştırılma" ve "karanlığa alıştırılmış" olarak tutma durumları öncesi ve sonrasında değerlendirerek derecelendirin. Kuşların tutulduğu yerdeki ışığın yoğunluğuna ölçmek ve kaydetmek çok yararlı olacaktır ve bu değerleri kuşların aldığı derecelerle birleştirip, ilişkilendirin. Değerlendirme hakemi, değerlendirmeyi yaparken kuşların değerlendirmeden önce tutulduğu yerin durumu ve şartları hakkında bilgi sahibi olmalıdır.
Geliştirilerek sunulan buradaki teori, çevresini karanlık ortama çevirerek ötmesini önlemek konuşu ötmeyi tahrik eden aydınlatma, ışık durumunun şiddetine bağlı hassas bir konudur. Gündüz boyunca koyu bir karanlığa alıştırıldıktan sonra bir küçük ışık kuşların melodi şöylemesine yetmektedir. Buna karşın daha aydınlık, ışıklı bir ortama alıştırılmış gündüz boyunca bu şekilde bulundurulan kuşlar ötmeleri için bundan daha fazla ışık ve aydınlığa ihtiyaç duyarlar. Bu önemli temas edilen noktalar waterslagers muhtemelen bütün öten kuşlar kanaryaların Showlarında çok öneli neticelere sebep olacaktır.
İlk önce, ışığa alıştırılmış kuşları karanlıkta tutmanın hiçbir ters tesiri olmayacaktır; tıpkı karanlığa alıştırılmış kuşların karanlık ortamda bırakılınca ölmeyip ancak yemlerim yemeleri gibi. Bununla beraber, karanlığa alıştırılmış kuşları hatta az (loş) ışıkta bıraktığınız zaman bu loş ışığın tesiriyle az veya çok devamlı öteceklerdir. Hobi sahipleri, genel olarak show'dan evvel kuşların ötmesine müsaade etmenin sonucunda kanaryaların show esnasında çok zayıf öteceklerine inanırlar.
Bu analizler, Belçikalıların uygulamaları ile tutarlı bulunmaktadır. Onlar uygulamayı aşırı şekilde uygulayanlardan biri olarak kuşlarım tamamen kapkaranlık ortamda tutmak gibi bir aşırı uygulamayı uygulaya gelmişlerdir; ister karanlığa alışmış kuşlar olsun isterse ışığa alışmış olsunlar bütün kuşları karanlık yere koydular. Kısacası, kuşların ışık durumuna alışkanlık durumlarım dikkate almadan sahipleri onları karanlıkta tuttular ve kuşlar potansiyellerim show’da gösterecekleri şekilde orada tutuldular. Bu analizler, göstermektedir ki, showa başlamadan öncesi odada tutulan kuşlar o odanın şartlarım yaşamakta ve öğrenmekte ise de o ortam eğer onların eğitim yaptıkları odadan belirgin bir şekilde, daha aydınlık ise show esnasında potansiyellerinin altında öteceklerdir. Bizim sorunlarımızdan birisi de bu sırada ne kadar ışık farkı karanlığa alıştırılmış veya ışığa alıştırılmış kuşların ötmesini tahrik ederek öttürecek veya gündüz boyunca ne kadar çok kuşların ötmesi gerekir ki bu kadar ötmesi sonucu show’da gösterebileceği performansı etkileyerek performansım düşürür. Bu somya verilecek biyolojik cevapları düşünecek olursak, hepimiz kuştan kusa ve kuşların soyundan soyuna oldukça büyük farklılıkların olduğunu kabul ederiz. Muhakkak ki, bekleme odasındaki kuşların ışıklarım biraz orta derecede ötmelerim sağlayacak ölçüde ayarlayacak olursak bu da karanlığa alışmış kuşlar veya ışığa hassas olduğu bilenen ırkdan kuşlara haksızlık olacaktır. Bu son ayarlanan durumda, bu kuşlar ışığa alıştırılmış, rakipleri kadar show'da yukarıdaki sebepten başarılı olamayacaklardır.
Bir ışığa alıştırılmış, protokol tesis etme alternatifi uygulanması durumunda showa katılacak kuşların daha önceden belirlenmiş ışık seviyesi ayarlanmış bekleme odasında gündüz süresince tutulması durumunda uygulama pratik olmayacaktır. Bütün kanarya hobisi sahiplerinin kendi eğitim kabinlerinin ölçülmüş ayarlanmış ışık seviyesini (ışık yoğunluğu kadar tipi, ışığın tayf karışım, düzenlemesine ihtiyaçları vardır, buna paralel olarak da show'daki bekleme odalarının da buna benzer şekilde ışık sisteminin düzenlenmesi gerekmektedir. Eğer bunun uygulanması pratik olsa bile Belçika'nın uygulamasından farklı olmasından dolayı yinede faydası olduğu söylenemezdi. 300 yıl, Waterslagers su kanaryalarım Showlarda dünyaya tanıttıktan sonra, Belçikalılar bir şeyler öğrenmeye başlamışlardı. Gündüz süresi Showlarda karanlıkta geçmelidir. Bir kere bu show standardı, kararlaştırılıp, tesis edilmişti. Kanarya hobisi sahipleri kendi kuşları için en uygun değişik ışık seviyelerim seçerek kuşlarım eğilebilirler. Show sırasında ise, bütün kuşlar her gün bir ötme süresi hariç kafeslerinde sessiz, sakin olarak kalacaklardır.
1999 Richard A. Callahan
Kanaryaları sağlıklı ve mutlu olmaları için ufak bir kaç şeylere ihtiyacı vardır. Bir temiz rahat .güvenli direk güneş ışığınız maruz olmayan (öğleden sonra çok sıcak olmamalı) veya aksine ( çok soğuk) olmamalı tek yaşayan bir kuşun 12x12x10 ebatlarında bir kuş kafesine ihtiyacı vardır ancak bundan daha büyük olursa daha iyi olacaktır.
Kafesin ise enaz iki tüneği ve kuşun yerlerin! bulup kullanabileceği yiyecek ve su kapları bulunmalıdır. Temiz, taze yem ve su kanaryalar eksiriye yeni yemlere çok yatkındırlar.Ancak bu yemlerin iyi. Takviyeli yemlerin (örneğin vitamin kalsiyum eklenmiş olan) bu kanaryanın tabi yemi olup palazlandığından itibaren kullandığı yiyecektir.
Daha sonra .kuşun yemini ufak parça ufalanmış parçalarla değiştirebilirsiniz.Şimdilik yeni yuvasına kuşun alışması kuşun istediği ne kadar neyin olmasına bağlı olarak olacaktır. Yiyeceği değiştirmek isterseniz onu yavaş yavaş alıştıra alıştıra değiştirin. Bunu değiştirirken üreticinizin verdiği talimata göre yemleğiniz.Bu arada ona biraz taze meyve elma. Biraz portakal, muz kiraz .üzüm) ve birazda sebze olarak (mısır .biraz ıspanak, marul, brokali, havuç, kabak)verilmeli ve hepside çok iyi yıkanmış olmalıdır.
Verilen su da temiz olmalı ve sık sık değiştirilmelidir. Kuşlar yeni yuvalarına yerleştikten sonra oradaki su ve yiyecek yemlerin! bulmaları düşünülebileceğinden çok daha fazla zaman alıcıdır öyle ki o su kabini ve yem kutusunu bulup alışıncaya kadar ilk günler, kafesin alt kısmına yemleri serptikten sonra birazda yaş vaziyetteki meyve parçacıkları saçmalıdır.
Eğer kuş gözlerinin alt kapakları kapalı durumda yarı uykulu durumda olduğu görülüyorsa, bu hali yeni kafesine taşındıktan sonra iki gün sonra görülürse ve oflayıp püflediğine o zaman kuşun susuz kaldığı anlaşılarak kafesin tabanına onun görebileceği geniş bir kap içinde suyu koyarak onun hemen görüp su içmesini sağlayın.Kuş kendi suluk kabından su içmeye alışıncaya diğer taba konan geniş su kabı kaldırılabilir.
Kuşlara ayrıca kalsiyum, cultlebone veya istriye kabukları gibi bazı kesimlerin verilmesi dişi kuşlarda hem yuvaya yerleştirilmeden hem de yuvaya yerleştikten sonra mecburidir. Kanarya beslemek çok güçtür ve bu işe başlamadan önce bu el kitabım okumak gerekir.
Temiz düzgün bir çevrede olmalı küçük mutfaklar ve banyolar gibi odalar kuş beslemek için ekseriya müsait değildir. Bu yerlerde oda sıcaklığı banyodaki sıcak sudan mutfaktaki ocaklardan dolayı değişir. Kimyasal maddelerle pişen yemeklerden çıkan kokular bu hayvancıklar için öldürücü olabilir.Onlar için en uygun mekanlar ideal olarak iyi aydınlatılmış yatak odaları ailelerin yaşadığı odalar oturma odalarıdır.Bilhassa ,ilk hafta ve daha sonra kuş ılık bir odada saklanmalıdır.
Eğer kuş yeni yerleri yeri gürültülü .yüksek trafik sıkışık Ilgının olduğu yerler ise buna alıştırılmalı tedirgin ettirilmemelidir eğer strese girdiği farkedilirse kafesi örtülmelidir.) onun ilk günler bulunduğu odada yapılacak her harekette dikkatli olunmalı ve bilhassa onu ürkütmemek için kafese çarpılmamalıdır.Bunlara dikkat edildikçe kuşlar yavaş yavaş az rahatsız olurken erkek kuş radyoyla birlikte ötmeye başlayacaktır. Bir yüksek sesle konuşmalara katılacaktır.
Herhangi bir kuş türü hemen hastalanabilir, insanlardan daha hızlı yaşarlar bize kötü tesir edecek şeyler ancak yıllar sonra tesirin! gösterirken onlara günler ve saatlerde hemen tesirin! gösterir. Bunlara ek olarak aşağıdaki sayılacaklardaki hayvanlara çok zarar verecektir. Bunlar: Kapalı alanlarda sigara içilmesi tutarsız diyet veya bakım diğer hayvanlar ve etrafındakiler tarafından rahatsız edilmeleri ve stresli olayların onun bulunduğu yerlerde oluşması çok fazla ışık yukarıda belirtilen önemli noktaların anlaşılması kolaydır ancak ışık hakkındaki işaret edilen husus iyi açıklanmamış görülmekte olup ancak iyi bilinmelidir ki kuşlar hayatı ışıkla birlikte yaşarlar. Gece boyunca saat 9 veya10 sularında kışın kanaryalar en hoş sesler çıkarak öterler ve bu aylarda bekleme durumu denen bir durumda bulunurlar yazsonu tüy dökme işlemi bitirmiş ve henüz yumurtlamaya hazır değillerdir bu çağ ses yanaşmaz yapıldığı sırada olacaktır.)
Günün saatleri ilerleyişi 1 veya12 ye varınca kuşların sesi daha tiz olarak çıkmaya başlar ve dişi kuşlar bu sırada etraftan küçük ot ve kırpıntı hatta kağıt parçaları kemirmeye başlarlar. Günün ilerleyen saati 3 sularında olduğunda çıkardıkları sesler aşağı düşerek haşin ve üzüntülü olmaya başlar ve dişi kuşlar bu sırada yumurtlarlar.Saat14 de gün ışığının en çok olduğu anda kanaryalar tekrar tüy dökecekleri zamandır. Devamlı olarak yeniden tüylenirler.tüylerini dökerken bütün enerjilerini kullanırlar. Eğer kanaryanın bulunduğu odada daha çok suni ışıkla aydınlatma yapılıyorsa günde12 saatten fazla bu ışığı almaması için 12 saatten sonra siyah bir bezle kafesi kapatılmalıdır.
Yakın takibi olarak güneş ışığında kanaryaların daha uzun süre bırakılarak tüy dökmelerim oluşması sağlanmalıdır.
Erkek kuşlar tüy dökme çok sesli veya sessiz olurlar. Tüy dökmeden sonra her kanarya seslerini ayarlayacaklardır. İlk defa plastik gibi ses çıkararak ayarlanmaya başlarken gittikçe sesini ayarlama tecrübelerini devam edip sesinin ayarım bulur, özellikle anlatılan ilk yasa yetişkin olarak tüy dökülen içindir. Söylendiğine göre kanaryalar çok taklit eder ve ancak yukarıda anlatılan safhada kanarya yetiştiricileri ufak tefek veya vahşi kuş seslerin! taklit etmeye başlarlar, işte bu safhada kanarya yetiştiricileri iyi öten kanaryaların seslerini teybe kaydederek bu sesleri kendi kuşlarına öttükleri melodileri güzel olup ona benzesin diye dinletirler.
Bununla beraber bir erkek kanarya kendi soyundan kalıtımsal olarak olmamışsa hiç bir zaman tam tipik bir yapamayacaktır.
Her cins çeşide göre (ve bazen de soy) kendisine has melodisinin ötüşünü yapar. Her kuş kendi gelişme safhasında, bir (waterslage) su kanaryanın melodisinin mavi kuzguna veya su kanaryasının timblado kuşunun melodisini kapmasını sağlayabilir.
Sonra bu erkek kuşun kendisinin şarkı örneklemesi notalar halinde dönüş turlarında gelecek yıl kullanılmaya hale gelecektir. Hiç kimse gerçek kuştan alınmayan sesleri kullanmak yerine bir teybe kaydedilen şarkılar kullanarak kuşların eğitimine teşekkür etmemelidir. Aşağıda kuşların hastalandıklarım anlamak için gösterdikleri bazı belirtilerden ne gibi bir hastalığa yakalandıklarım anlatan hatırlatmaları bulacaksınız. Tüylerin kabarık olması, hırıltı, aksırmak, uzun süre hareketsiz kalış, iştahında görülen değişikler hastalık çok çabuk ilerleyebileceği için bir veteriner hekime danışmak gerekir. Bu veterinerin kuşlardan anlayan bir profesyonel olması tercih edilmeli veya iyi bir kuş kitabından istifa edilmelidir.
Eğer gerekli dikkat ve ihtimam gösterilirse bir kanarya 10-15 yıl yaşayabildiği gibi yaşlanıncaya kadar ötmesini sağlayacaktır.
Birden fazla kuş olursa?
2 Erkek kuş bile birlikte yetiştirilirken oyun kafesi konmamalıdır, ilk günlerde iyi geçinseler de ilerleyen günlerde onların çarpışmaları kaçınılmazdır. İki erkek kanaryayı en iyi yetiştirme usulü onları aynı evde ayrı odalarda ancak birbirilerinin sesini duyacak şekilde birbirilerini görmeyecek şekilde olmalıdır.
Bu metot kanaryanın iç güdüsünde bulunan bölgeyi savunmak ve sahip olmak suretiyle karşısındaki ile refakat etmeyi sağlayacaktır. Vahşi ormanlık alanda kuşlar öter kendi bölgelerinde oturarak karşı taraftaki bölgedeki sahiplerine seslenirler bu sayede bütün günleri bu faaliyetler bu siz kuşların daha fazla öttüklerini duyarsınız.
Bir erkek \ dişi çift bütün yıl boyunca birbirilerine iyice alışıncaya kadar bir kafeste yetiştirilebilir.Unutmayın ki ,bir kuş kafese yerleştirildiği zaman kafesi kendi bölgesi olarak o zaman savunulması gerektiğini düşünür dolayısıyla kafese kuşu koyanlar hattında tutulmalıdır. Kuşları bir kafeste yetiştirmek için ilk önce iki kuşu ayrı ayrı iki kafeste bir süre tutulduktan sonra aynı kafese alınmalıdır. Bu işlem çabuk da olabilir veya epey sürer günlerce devam edebilirler. Kuşların durumuna göre bu yapılır. Bu arada kuşların ötmesinin sebebi de eş aramalarından kaynaklandığı unutulmamalıdır.Bu yetiştirme metodunda bu ihtiyacı giderildiğinden dolayı erkek kuş daha az ölecektir.
Bir aradaki çiftlerin yavruları da olacak ancak dikkat edinmesi gereken çiftlerinin her birinin aynı cins ve ırktan olmasının gerektiğinden çünkü yeni yavrularının iyi kalitede dünyaya gelmesi buna bağlıdır küçükleri alana sıkıştırılmadıkça kanaryaların grup olarak yerleştirmeleri iyi olacaktır.Bunların arasında ufak tefek kavgalar çıksa da bunlar küçük olup hem de geçici olaylardır.Sosyal etkileşmenin tesiri ile veya daha fazla kuş ( bu gruptan ) içlerinden birinin öne geçmesini önlese de ekseriya bir dominat daha çok ötekileri bu karışıklık önlenmesi için ötme tünekleri örtü ile kapatılmalıdır. Kuşların ötme tünekleri 3 veya 4inç aralıklarla seperatörlere ayrılarak aynı zamanda birkaç kuşun aynı tünekte seperatörlerde ayrılmış yerlerde birbirlerini görmeden tünemeleri sağlanmış olacaktır.Ancak böyle bir kafes kuşların rahatla tüneyebileceği kadar geniş olmalıdır.
Tüy dökme, ötme:
Yazan: sebastian vallelunya
Kanaryaların tüy dökmeleri ve ötmeleri ile ilgili sorulan cevaplardan alıp ta tutulacak en önemli kanaryalarında fotoğraf filmleri ne kadar haşhaş kuşlarında o kadar ışığa karşı hassastırlar.Aşağıdaki tavsiyelerdeki istisnai haller dışındaki kanaryalara gündüz ışığı ne kadar devam ediyorsa o kadar ışık vermek gerekir. Her zaman evde beslenen kuşları tabii olarak gün bitip karanlık başlayınca onlarda bazı değişikler yapmayacaksınız bir karanlık odada bulundurun.
Eğer kanaryalar sağlıklı olduğu olup ta ötmüyorsa o zaman kanaryanın yeterli derecede ışığa maruz bırakıldığı düşünülecektir.Aynı noksanlık kuşların tüy dökmeleri ve tünemelerinin sebebi olabilir. Tüy dökme ve yumurtalamalarını teşvik etmek için kuşların güneş ışığına maruz kaldığı saatleri artırınız.(14ve 16 saatleri arası her gün )tüy dökme veya yumurtlama başlatınca günlük ışığa maruz kalma saatleri yarı yarıya ayarlanmalıdır, yumurtlayan kuşlar sessizliği ve loş ışığı çok severler. Yumurtlayınca tüy dökme safhaları yaklaşık 2 ay süre bakımdan sabırlı olmak lazımdır.Tüylerin tekrar büyümesini Sağlamak için yüksek proteini olan bazı yiyecek verilmelidir. Kuş besleyenlerin petaminenin tüylerinin yeniden gelmesinde harika başarılı yardımlarından bahsettiklerini çok duydum.
Tüy dökme mevsiminin sonunda kuşun ötmesini teşvik etmek için (yukarıda tüy dökme ile ilgili tavsiye uygulanıyorsa burada şimdi anlatılması gerekli değildir)bir ötme dersi eğitimine ihtiyaç vardır. Şarkı eğitimini bütün yetiştiriciler öyle veya böyle bir şekilde yapmaktadırlar. Bu eğitim kuşu günün çoğu saatinde karanlık veya loş bir odada bırakarak başlayabilir ( bunun için kara bir kumaştan bir örtü ile kafesin kapanması da bu görevi görecektir.) Bazı günde, hafta veya daha fazla süre içinde karanlıkta bırakılma zamanın artırabilir. Buda uygun bir uygulamadır. Bu işte gerek yoğunluk gerekse müddet olarak uygulama yapılır.
Kuşu kapatan kumaş parçasını ve karanlık odayı sabah kahvaltısını kusa verenler açınız veya odanın pencere perdelerini açarak ışıklandırın aynı şekilde öyleden sonrada aynı işlemi tekrarlayın .Daha sonra kuş bu defa 1 hafta süre ile tam olarak karanlık odada bulunduktan sonra ışık açılınca ötmeye şarkı gibi ses vermeye başlayacaktır. (Ama yinede malum elden bırakmayın bazı kuşlar için bu süre biraz daha uzun sürebilir.)Bu safhada kuşu bir kaç hafta daha uzun süren aynı işlemde bulunduktan sonra tatlı bir melodi ötüş sesini elde etmek için bu eğitim verilmelidir ve bu eğitim onu şarkı söyler gibi ötmeye başlama havasına güvencesini sağlamak için yapılır.Eğer kurunuz inat ve isteksiz bir şarkıcı ise o zaman onun için kanarya ötüş şarkıları çalarak çalışılmalıdır.
Bir kuş tüy dökmede tünekte bulunuyorsa orada loş bir ışık sağlayın ve sessiz bir noktada işlem bitinceye kadar bulundurun ve daha sonra eğitime başlayabilirsiniz. Eğer kuşun ötmesini beğenmiyorsanız o zaman ona kendi soyundan kuşların sesini ötmesini dinlettirin ve bunu (Teypler,cd'ler ve çeşitli internet sitelerinden faydalanarak yapabilirsiniz.)
Bu yardım işlemi kuşların ötme (şarkı söylemesi) başlayıp onu denemeye başladığı anda yararlıdır. O zaman onun şarkılar daha tesirli olacaktır.Sırası gelmişken dişi kuş haricinde(şarkı gibi öten kanaryaların bazı cinslerinde)aynı erkek kuşlar gibi onlarda tüy dökme sessizliği isterler. Bu tabiatın bize sunduğu bir fırsat olup kanaryanın sesi olmadığı yerde her şeyinizin tam olmadığım söyleyemeyiz. sanırım bu tavsiyeler sorulan şu somya cevap teşkil eder bir kanaryanın melodisi ile başlamak için hamle et.
MADDE 1
Malinois su kanaryası(waterslager) sebastian vallelunga tarafından çevrilmiştir.
En yaygın ve en fazla genel olarak yetiştirilen kanarya şekli on yıl evvel veya daha önceleri harz< roller tarafından sıcak bir yarışmada bir unvan olarak seçilmiş olup bu soy gittikçe popüleriter kazanmıştır. Bu soyun biraz karanlıkta bulunmaktadır.Ancak son zamanlarda basil olan soy ağacı ve bilgisayar kullanımı ile bu soru çözülebilmektedir.
Ne hal ise malinois kuşla 4 flemanların iri büyük sarı kuşların çok iyi şarkı söyler gibi öttükleri için yetiştirildikleri yerlerde soyları azalmıştır.
Tabiatıyla .bütün bu kuşlar gibi bu kanarya soyu da büyük Hollanda kanaryasının diğer kuşlarla soylarının karışımı dolayısıyla elde edilen meyva olarak ortaya çıkmıştır, (eski Hollanda kanarya enzimi kan bağı hem su kanaryası waterslagan hemde humpech (sırtı yamuk kuş cinsi)nin bu günkü gelişmiş olarak ortaya çıkmasına sebep olmuş olduğunu yapmaktadır.Aynı şekilde tirellerden gelme alman kuşlarında aynı gelişim süreci yaşanmıştır.Ancak bunlar gerçek olduğu ispatlanmayan ağızdan ağza söylentiler ve teorilerden şurası iyi bilinirki ilk bu soy kanarya için kulüp 1872de anneste kurulmuştur.Aynı zamanda büyük sarı kanarya denen bir cins sarı kanaryada büyük kanarya soyundan geldiği söylenen bir soyda çok genel olarak bilinen kanarya cinsi idi. Asıl olan bu kuşta daha sonra alman kuşlarıyla birleşerek her veya genel kanarya kanının bölgedeki bütün değerleri ile bölgedeki birleşerek bugünkü nesilleri meydana getirdiği inkar edilemez.
Malinois cinsini yetiştirenler daha çok kendilerin! tipik bülbülün meşhur su şarkısını mükemmelleştirmek için gayet gösterdiler bu arada harz
Tabiatıyla şakı seçme olan seçenek değil de yetiştiricilerin bulundukları coğrafi yerleşim bölgelerde bu oluşturdukları sebep oldu. Her yetiştirici kendi şahsi zevkine uygun olarak kuş seslerinin (şarkıların) güçlendirmek istedi.Bunların arasında su sesleri kanaryaların olağan dışı özelliklerin biri olarak kabul edilmekte olup ve aslında bu seslere (bülbül sesleri çıkaran şarkılar) olarak adlandırılmıştır.Daha sonra bu isim değişikliğe uğrayarak waterslagan (su şarkıları)olarak kabul edildi.Bu gün ise bu kuşların isimleri malinois su kuşları ve Belçika su kuşları olarak çağrılmaktadır. Malinos terimi, brunzel yorumlanır Malinos (Mechelen) şehrinden gelmektedir ve su şarkılar terimi (waterslaggan) suyun alışımının sesine takılmıştır. Biz italyanlar ise her zaman bilinen isimleri kısaltarak bu defada böyle yaparak Malinrs Malinois yaptık.
1926 yılında bir tek Malinois tipi yaşatmak için çeşitli ırklar birleştirmek için bir ilk defa geçilmek istendi Paris kongresinde 1956 daki bütün soylar için bir uluslar arası tek örgütün ana yasası c.o.m kabul edilinceye kadar 1926 da bütün kuş soytarının bir kuş türünün birleştirilmesi tamamlanmıştır. İtalyan adriyatik denizi kıyısındaki bu bölgede olan 70 km Romanın kuzey doğusunda yerleşik Pescara şehrindeki kuş yetiştiricileri malinois cinsi kuşun İtalyan gelişine borçluyuz.Bu getirilmesi sırasında seçilen kuşun sevk ve şekline önem vermelerindense dikkate aldıkları küçücük başlı ve parlak tüylerinin olması hafif bir kıvrak olmasının olması, tüylerinin sarı olması ile çok ince narin bedene sahip olmasıydı.Bu işten anlayan birinin burada dikkati çeken faktörler kuşun sevgi ile diyecektir.Aslında Malinois, kanarya cinsinden büyük sarı kanarya tüylerinin olması sebebiyle daha uzun olacağı düşünülmelidir. Bunun bir başlangıçta zevklerinin koyu sarı olması bilhassa erkek kuşlarda aranır.
Ancak daha sonra kalınca kapalı tüylü kuşlar rağbet görmeye başladı aslında bu soyu geliştirme ve seçmenin faktörlerinin hepsinden önemlisi sevk ve şekil olmayıp kuşun istenen şekilde ötmesi olup diğer faktörlerin tamamı önemsiz kalıyordu.Ancak kanaryaların büyük bir bölümünde kuşların hepsi aynı şekli sergileyen çok zengin sarı renk bir küçük siyah nokta olmak üzere birbirilerine benzerler. Bu hayvanın kaba. iyi sağlıklı olması durumu ile ilgili olarak bu türlerin en sağlam ve güçlü olduğu söylenebilir. Bu arada dişi malinous'in daha güç yetişen türlerin yetiştirilip geliştirilerek kullanıldığını görmek çok nadir görülen olaylardan değildir. Bu türün yetiştirilmesinde yani listesi şarkı terennümü gibi şakıyan kanaryaların yetiştirilmesinde aslında onlara mahsus özel teçhizat ve özel uygulamalar kullanılmaktadır, öte yandan bu Malinois cinsi kanaryaların genç erkeklerine öteki cins kanaryalardan daha farklı muamele yapılmaktadır. Şu iyi bilinmelidir ki kanaryaların iyi şakımak için doğuştan var olan nitelikleri bir yana konsa gençken daha ileri yaşlarda şarkılarım söylemek için öğrenecekleri şarkı okullarına devam etmeleri gerekmektedir.
Kısacası, kuşlar küçük bireysel şarkı öğrenme kafeslerine konup, günün büyük bölümünü karanlıkta kalarak geçirmeleri sağlanır. Yazımızı daha fazla uzatmadan açıklayalım ki, bunlar önce kendi benzerliklerine ve ötüş stil ve kabiliyetlerine göre önce gruplaştırılarak grup olarak birlikte kafeste bulundurulurken daha sonra yukarıda söylenen tek olarak tekli kafese yerleştirilirler. Bu kafesler perdelerle kapatılırken bunlar kendi kanarya yemleri ile beslenir (soyulmuş tohumlar). Bundan sonra kuş milleti onlarında çok beğendiği maestro (orkestra şefinin) nün şakımasını dinlemeye ve onu taklit etmeye başlarlar. Aradan biraz zaman geçtikten sonra perdeleri açılıp veya ışık yakıldığında onların kendi repertuarlarım okumaya başladıkları görülecektir. En önemli husus akustik düşüncenin bir gereği olarak kuşlar mümkün olduğu kadar sesten izole etmiş alanda yaşatılmalı ve böylece yalnızca beğendikleri sesi taklit ve şakırken değer acayip sesleri duyarak veya taklit ederek kendi güzel şakımalarının bozulması önlenmiş olur. Kanarya ses yarışmalarında hemen hemen hepsi aynı repertuarına rapi görünen dört kanarya yarıştırılmaktadır. Bu benzerlik çok önemli bir faktördür öyleki şakıdıkları melodi ötüşünün benzerlikleri onların neslinin ses kalitesinin saflığım bize gösterir (örnek, herhangi bir cins kuş ile su kanaryası (waterslagger)mn karışımı arasındaki ses farkının görülmesi ile) kuşlara uygulanan uzunca bir süre eğitimi sırasında uygulanan yem seçiminin değiştirilmesi de gelmektedir ve tatlı yemlerin daha ağırlıklı olarak katılması gelir ki. bu tatlı yemler onun daha kolay şarkı şöylemesine yardımcı olan bir gıdadır. Öğretilen şarkılar kelime ve harflere dökülerek hakikaten çok komplike bir şeydir, bu sebepten melodilerin listeleri aşağıdadır ve öğretim ve seçimi yapan hakemin elinde bulunur (burada yeniden bir liste halinde yazılmıştır)
YAZAN : Richard A.Callahan